Dr. S. Vahit Kaşanî
“Modern ilhadi düşünce” Rönesans ve Aydınlanma çağlarıyla birlikte şekillenmeye başlanmıştır, fakat belli tek çizgide ilerleyen bir yapıda değildir. Aksine son yüzyıllara damgasını vuran, tarihi ve maziyi değerleriyle birlikte dışlayan bir hayat anlayışının genel unvanıdır ki, içinde temellerini oluşturan onlarca izm bulunmaktadır. Bu izmler de aslında eski Yunan ve Roma’nın günümüz izdüşümleri ve modern batı medeniyetinin hayat kaynağını teşkil etmektedir.
Bu iki medeniyetin ilhadi düşünceleri bugün Avrupa ve Amerika’ya yayılmış, hala o kaynaktan beslenmeye devam etmekte ve “modernizm” adı altında tüm dünyaya ihraç edilmeye çalışılmaktadır. Bu ihraçtan, daha doğrusu kültürel ve itikadi saldırıdan insanlığın almış olduğu nasip ise; emperyalizm, kolonyalizm, kanunsuzluk, şiddet eylemleri, sosyal anarşi, ötekileştirme ve sorumsuzluk içinde insanı insan yapan ahlaki değerlerin yok olması olmuştur.
Özellikle 19. yüzyıl ile birlikte Batı toplumunda çok önemli teknolojik ve bilimsel gelişmeler yaşanmaya başlanmış ve bu, felsefe ve din alanında da büyük değişiklikleri peşi sıra getirmiştir. Bu gelişmelerle pozitif ilimler alanında ilerleme kaydedildikçe Batı toplumu daha bir hızlı dünyevileşme sürecine girmiş, bu süreçle birlikte de materyalizm, evrimcilik, pozitivizm, Freudizm ve deizm gibi modern ilhad akımları dini değerleri, kutsalları ve hatta metafiziği inkâr etmeye varan düşünceleri savunmaya başlamıştır.
Yine bu akımlarca dine yönelik bazı teori veya zanlardan beslenen felsefî, biyolojik, psikolojik ve sosyolojik tenkitler üretilmiştir. Bilimsel kisveye bürünen bu eleştiriler sadece Avrupa ve Amerika halklarının düşünce ve yaşam tarzlarını değiştirmekle kalmamış, Müslüman ülkelerde de kendisine önemli bir yer bulmuştur. Batıda eğitim alan Müslüman aydınlar yapmış oldukları tercümeler ve yazdıkları kitaplar ile ilhadi düşünceleri kısa süre içerisinde İslâm dünyasına taşımışlardır.
Günümüzde ise teknolojinin gelişmesini ve yanlış propagandaların etkisi, bilgi kirliliğinin çokluğu, sosyal medyanın yanlış kullanılması ile ilhadi düşünceler de hızla yayılmaya başlamıştır.
Bu durumda yapılması gereken, en güzel hayat sistemi olan İslami düşüncenin doğru bir şekilde beyan edilmesi, yöneltilen eleştirilere ve dillendirilen problemlere mantık çerçevesinde cevapların verilmesidir. Hiç şüphesiz tüm bu eleştiri ve kültürel saldırılara en başta cevap vermesi gerekenler Müslüman mütekellimleri ve filozoflarıdır. Zira İslâm dininin ana ilkelerini konu edinen ve bu ilkelere yöneltilen eleştirilere cevap veren ilim dalına kelam ilmi denir. Bu ilmi kısaca, “İslâm dininin inanca ve davranışlara dair ilkelerini naslardan hareketle belirleyen ve aklî yöntemlerle temellendirip destekleyen bir ilim” diye tarif edebiliriz. Bunun için de İslam mütekellimleri, tarihin her döneminde düşünce, inanç ve kelam konularıyla ilgili ortaya çıkan problemleri çözmeye çalışmışlardır. Bu itibarla onlar İslam dünyasını etkileyen yeni akımları dikkate alarak çeşitli yöntem ve metotlar geliştirmişlerdir.
Çağımızda Batı dünyasının seküler ve materyalist düşüncelerini yeni metotlarla eleştiren ve onların İslamî inanca olan eleştirilerini de sağlam akli delillerle çürüten en önemli Müslüman bilginlerin başında el-Mizan tefsirinin müellifi Tabatabaî gelmektedir. Sonrasında Mutahharî, Cevadî Amulî, Misbah Yezdi ve ülkemizdeki seçkin mütekellimler düşünce hareketini devam ettirmişlerdir.
Modern ilhadın problemlerine yetkin cevaplar veren bu yeni düşünce hareketi, İslâm’ın inanç ve davranış ilkeleri etrafında oluşan klasik kültürü irdelemeyi başarmış ve geçmişle bağlantıyı koparmadan yeni bir dinî düşüncenin teşekkülüne kapı aralamıştır. Fakat kabul etmemiz gerekir ki maalesef bu alanda çok fazla çalışma yapılmamış ve yeteri kadar eser topluma, özellikle yeni nesile sunulmamıştır.
Değerli Misbah okuyucuları!
İşte bu hedefe katkı amacıyla yayınladığımız bu sayıda, yeni kelam ilminin en güncel meselelerinden biri olan “İlhadi Düşünceler ve Deizm Konusunu” incelemeye çalıştık. Elinizdeki eserde Ateizm, Deizm, Agnostisizm ve Fizikalizm gibi konular alanında uzman en yetkin ilim ehli tarafından kaleme alınmış ve titiz bir şekilde incelenmiştir.
Yine insanları tanrı ve maneviyattan uzaklaştırmaya çalışanların üzerinde önemle durduğu argümanlardan biri olan kötülük/ şer konusunu başlı başına genişçe bir makalede konu edindik.
Evet, dünya, sahip olduğu bütün o güzellik ve tatlılıklarına rağmen bazen insanın karşısına buruşmuş bir suratla çıka bilir ve insanı, pek de hoşlanmayacağı ve karşılaşmayı istemeyeceği sıkıntılar ve güçlüklerle yüzyüze getire bilir. Bu güçlükler (şerler) her ne kadar ilk bakışta göze acı ve sıkıntılı gözükse de gerçekçi bir bakışla bu durumların “en güzel sistem” içerisinde uygun bir yeri bulunduğu, hatta oldukça şirin ve güzel sonuçlar doğurduğu anlaşılacaktır.
Bunun için makalede, önce dünyadaki sıkıntılar ve şerrin mahiyetine ilişkin net bir açıklama gösterilmeye çalışılacak; devamında da dünyanın bu gibi durumlarını izah etme yönündeki çabalar ve çeşitli yorumlar ele alınarak şerrin varlığının sırrını açıklamaya; sonuç itibariyle de hayrı isteyen kudret ve hikmet sahibi Allah’ın yarattığı âlemdeki bu durumların neden varolduğunun esrarı üzerindeki perdenin kalkmasına zemin hazırlanacaktır.
Dergimizin eğitmenlerin, araştırmacıların ve ilim ehlinin beğenisini kazanmasını umarak; her zaman olduğu gibi yine siz değerli okuyucularımızdan her türlü yapıcı eleştirileri bizimle paylaşmanızı dileriz. Çok daha güzel sayılarla buluşma dileğiyle.
Editorial
Author: Dr. Seyed Vahid Kashani
The idea of modern atheism was formed concurrently with the Renaissance and the Age of Enlightenment. However, it does not have a single trajectory and expansion and in the last hundred years, modern atheism (deism) has been used as a general term for a way of thinking that has established its foothold, denied history and the past with all its values, and has placed all kinds of schools in its heart. These schools are essentially the continuation of the ideas of ancient Greece and Rome and form the vital source of modern civilization in the West.
The atheistic ideas of these two civilizations have spread to Europe and America today, and it still feeds on that source and tries to be exported to the whole world under the name of “modernism”. The result of this export, or more precisely what has been done to human beings as a result of this belief and cultural invasion, is: imperialism, colonialism, lawlessness, violent behavior, social chaos, social exclusion, irresponsibility and the destruction of moral values on which mankind’s humanity depends.
Especially at the same time as the nineteenth century, important technological and scientific advances occurred in Western societies, and this issue also led to significant changes in the field of philosophy and religion. Thanks to these advances, especially due to the advances made in the positive sciences (experimental sciences), Western society entered the process of secularism more rapidly, and at the same time, modern atheistic currents such as materialism, evolutionism, and positivism, Freudism and Deism defended ideas that denied religious values, sanctity, and even metaphysics.
Also, in the light of these currents of thought, philosophical, biological, psychological and sociological criticisms against religion were raised based on some theories and hypotheses. These criticisms, which were now under the guise of science, were not limited to changing the mindsets and lifestyles of the people of Europe and the United States, but also reached a significant position among Muslim countries. The Muslim intellectuals who were educated in the West translated the atheistic ideas into the Islamic world in a short period of time through translations and books they authored.
Today atheistic ideas are rapidly spreading along with technological advances, false propaganda, the proliferation of confusing and scattered information, and the misuse of social networks.
What needs to be done in this situation is to correctly explain Islamic thought, which is the most beautiful system of life, and to reasonably respond to the criticisms and problems raised. Undoubtedly, those who must respond to all these criticisms and cultural invasions are primarily Islamic theologians and philosophers; because theology is responsible for responding to criticisms that address the principles of Islam and criticize its basic principles. This science (theology) can be briefly defined as follows: Theology explains the principles of Islam regarding doctrinal and practical issues by extracting them from texts and proving these principles based on rational methods and defend them. That is why Islamic theologians in every period of history have tried to solve the problems and issues raised on intellectual, doctrinal and theological issues. And accordingly, they have carefully introduced new methods and techniques through considering the new currents of thought that affect the Islamic world.
Nowadays, the topmost Muslim scholar who has criticized the secular and materialist ideas of Western thought with new methods and have responded to their criticisms of Islamic thought with sound rational reasons is Allameh Tabatabai, the author of al-Mizan commentary of the Qur’an and in the next stage, “Motahhari”, “Javadi Amoli”, “Mesbah Yazdi” and the prominent theologians who have continued the intellectual movements.
This new intellectual movement, which has managed to give effective and complete answers to the problems of modern atheism, has carefully studied and refined the culture formed around the doctrinal and practical principles of Islam and paved the way for the formation of a new religious thought without losing touch with the past. But it must also be acknowledged that, unfortunately, not much effort has been made in this area and not enough works, especially for the new generation, have been produced and released.
Dear readers of Mesbah Magazine.
In line with this goal, in this issue of Mesbah Magazine, we have tried to address the issue of “atheistic thoughts and deism” as one of the contemporary issues of “New Theology”. In the work before you, topics such as: “Atheism”, “Deism”, “Agnosticism”, “Physicalism” have been explained and carefully analyzed by knowledgeable scientists and experts.
In addition, one of the important issues that is cited by the deniers to turn people away from God and spirituality, namely the issue of “evil”, has been studied in a detailed independent article.
Yes, in spite of all its beauties and sweets, the world sometimes causes twists and turns in front of human beings and confronts them with some unpleasant troubles and difficulties that they do not desire. Although these difficulties (evil) may seem bitter and unfortunate at first glance, but with a pensive look, these situations can be seen in the best possible position within a “beautiful system” and even sweet and beautiful results can be imagined for them.
Therefore, in this article, we will first try to provide a clear explanation of the world’s troubles and the nature of evil, and then the efforts that have been made to explain such situations in the world and the various interpretations that have been offered will be discussed and the mystery of the existence of evil in the world will be explained and finally the necessary ground for revealing the secrets of the existence of evil in a world created by God, the Almighty, the Wise, the Lover of Good will be explained.
We hope that this magazine will be liked by our professors, researchers and scholars, and as always, we expect you, dear readers, to share any kind of constructive criticism with us. Hope to see you again with the release of better issues.
سرمقاله
نویسنده : دکتر سید وحید کاشانی
اندیشه موسوم به الحاد مدرن همزمان با رنسانس و عصر روشنگری شکل گرفته است. با این وصف، خط سیر و گسترش واحدی ندارد. اما در صد سال اخیر، الحاد مدرن ( دئیسم ) عنوانی کلی برای نوعی طرز تفکر در زندگی است که جای پای خود را محکم کرده ، تاریخ و گذشته را با همه ارزش هایش نفی کرده و انواع مکتب ها را در دل خود جای داده است. این مکاتب در اصل، ادامه اندیشه های یونان باستان و روم بوده و منبع حیاتی تمدن کنونی مغرب زمین را تشکیل می دهد.
اندیشه های الحادی این دو تمدن، امروزه در اروپا و آمریکا گسترش پیدا کرده، و هنوز هم از آن منبع تغذیه می کند و تلاش می کند تحت عنوان « مدرنیسم » به همه جهان صادر شود. نتیجه این صدور، و به عبارت صحیح تر آنچه در نتیجه این تهاجم اعتقادی و فرهنگی نصیب انسان ها شده عبارت است از : امپریالیسم، استعمار، بی قانونی، رفتارهای خشونت آمیز، هرج و مرج اجتماعی، طرد اجتماعی ، بی مسؤولیتی و نابود کردن ارزش های اخلاقی که انسانیت انسان وابسته به آن است.
به ویژه همزمان با قرن نوزده، پیشرفت های تکنولوژیکی و علمی مهمی در جوامع غربی به وجود آمد و این موضوع در زمینه فلسفه و دین نیز دگرگونی های قابل توجهی را به دنبال آورد. در سایه این پیشرفت ها به ویژه در اثر پیشرفت هایی که در علوم اثباتی ( علوم تجربی ) به وجود آمد جامعه غربی با سرعتی بیشتر در روند دنیا گرایی وارد شد و همزمان با این روند، جریان های الحادیِ مدرن مثل ماتریالیسم، تکامل گرایی، پوزیتیویسم ، فرویدیسم و دئیسم به دفاع از اندیشه هایی که ارزش های دینی، تقدس گرایی و حتی متافیزیک را انکار می کنند ، پرداختند.
همین طور در سایه این جریان های فکری، بر اساس برخی تئوری ها و فرضیه ها، انتقادهایی فلسفی، زیست شناسانه، روان شناختی و جامعه شناسانه علیه دین مطرح شد. این انتقادها که لباس علم نیز به خود پوشیده بودند تنها به تغییر دادن اندیشه و طرززندگی مردم اروپا و آمریکا محدود نماند و جایگاه قابل توجهی در بین کشورهای مسلمان نیز برای خود باز کرد. روشنفکران مسلمان که در مغرب زمین آموزش دیده بودند با انجام ترجمه ها و کتاب هایی که نوشتند، اندیشه های الحادی را در مدت زمان کوتاهی به دنیای اسلام منتقل کردند.
در روزگار ما نیز همزمان با پیشرفت های تکنولوژیکی، تبلیغات دروغین، ازدیاد اطلاعات مغشوش و پراکنده ، و استفاده ناصحیح از شبکه های اجتماعی ، اندیشه های الحادی به سرعت در حال گسترش است.
آنچه باید در این وضعیت انجام داد عبارت است از : تبیین صحیح اندیشه اسلامی که زیبا ترین سیستم زندگی است و پاسخ دادن به انتقادهای وارده و مشکلات مطرح شده در چهار چوب منطق . بدون شک کسانی که باید به همه این انتقادها و تهاجم های فرهنگی پاسخ بدهند، در درجه اول متکلّمان و فیلسوفان اسلامی هستند. زیرا علم کلام متکفّل پاسخگویی به انتقادهایی است که متوجه مبانی دین اسلام بوده و اصول اساسی آن را مورد نقد قرار می دهد. این علم را ( علم کلام ) به طور مختصراینگونه می توان تعریف کرد : علم کلام، اصول دین اسلام را در خصوص مسائل اعتقادی و عملی با استخراج از نصوص تبیین می کند و بر اساس روش های عقلانی این اصول را اثبات کرده و از آن ها دفاع می کند. و به همین دلیل است که متکلّمان اسلامی در هر دوره از تاریخ، در جهت حل مشکلات و مسائل مطرح شده در باره موضوعات فکری، اعتقادی و کلامی تلاش کرده اند. و بر این اساس، آن ها با دقت در جریان های فکری جدید که دنیای اسلام را تحت تأثیر قرار می دهد متدها و روش های جدیدی را عرضه کرده اند.
در عصر ما، در رأس مهمترین دانشمندان مسلمان که با متدهای جدید اندیشه های سکولار و ماتریالیستی تفکر مغرب زمین را مورد انتقاد قرار داده و انتقادهای آنان را در باره اندیشه اسلامی با دلایل عقلی صحیح پاسخ داده است، مؤلف تفسیر « المیزان » « علامه طباطبائی » است. و در مرحله بعد « مطهری »، « جوادی آملی » ، « مصباح یزدی » و متکلمان برجسته کشورمان ، حرکت های فکری را ادامه داده اند.
این حرکت فکری نوین که توانسته است جواب های مؤثر و کاملی به مسائل الحاد مدرن بدهد، فرهنگ شکل گرفته پیرامون اصول اعتقادی و عملی اسلام را به دقت بررسی و پالایش کرده و بدون قطع ارتباط با گذشته راه را برای شکل گیری یک اندیشه جدید دینی هموار کرده است. اما این نکته را هم باید پذیرفت که متأسفانه در این زمینه تلاش های زیادی صورت نگرفته است و به اندازه کافی آثاری، بخصوص برای نسل جدید، تولید و عرضه نشده است.
خوانندگان عزیز مجله « مصباح » ،
ما نیز در راستای این هدف، در این شماره از مجله مصباح که منتشر می کنیم، سعی کرده ایم موضوع « اندیشه های الحادی و دئیسم » را، به عنوان یکی از مسائلِ روز « علم کلام جدید » ، مورد بررسی و تحقیق قرار دهیم. در اثری که پیش رو دارید موضوعاتی مانند : « آتئیسم » ،« دئیسم » ، « آگنوستیسیسم » ، « فیزیکالیسم » از طرف دانشمندان متخصّص و اهل فنّ به نگارش درآمده و به دقت مورد تحلیل قرار گرفته است.
همچنین یکی از موضوعات مهمی که برای دور کردن مردم از خدا و معنویت توسط منکرین مورد استناد قرار می گیرد ، یعنی موضوع « شرّ و بدی » ، در مقاله ای مفصّل مستقلاً مورد بررسی قرار گرفته است.
آری، دنیا علیرغم همه زیبائی ها و شیرینی هایی که دارد، گاهی پیچ و خم هایی در مقابل انسان پیش می آورد و انسان را با برخی گرفتاری های ناخوشایند و دشواری هایی که مورد پسندش نیست، مواجه می کند. این دشواری ها ( شُرور ) هرچند در نگاه اول تلخ و ناگوار به نظر آید، اما در یک نگاه حقیقی می توان این وضعیت ها را در بهترین جایگاه ممکن در داخل یک « سیستم زیبا » دید و حتی نتایج شیرین و زیبا برای آن ها تصور کرد.
بنا بر این در این مقاله ، ابتدا تلاش خواهد شد توضیحی روشن در باره گرفتاری های دنیا و ماهیّت شُرور ارائه شود ، در ادامه نیز در مورد تلاش هایی که در جهت توضیح این گونه وضعیت ها در دنیا انجام گرفته و تفسیر های گوناگونی که انجام شده است، بحث کرده و در باره راز وجود شُرور در جهان توضیح داده می شود، و در نهایت زمینه لازم برای پرده بر داشتن از اسرار وجود شرّها در جهانی که توسط خدای صاحب قدرت و حکمت و دوستدار خیر آفریده شده است، فراهم می شود.
امیدواریم این مجله ما مورد پسند استادان، پژوهشگران و اهل علم قرار گیرد و مثل همیشه از شما خوانندگان ارجمند انتظار داریم هر نوع انتقاد سازنده خود را با ما در میان بگذارید. به امید دیدار با انتشار شماره های بهتر .